2. Sayı (Mayıs 2022)
AKP ne yaparsa yapsın, Gezi Direnişi Türkiye’de eşitlik ve özgürlük mücadelesi tarihinde önemli bir yer tutmaya devam edecek. Gezi Direnişine verilen mahkûmiyet kararını ise hep birlikte bozacağız, arkadaşlarımızı geri alacağız.
Gezi Direnişi AKP’nin dünya kamuoyundaki ‘demokrat’ imajını yerle bir etti, AKP içerisindeki çeşitli tartışmaları hızlandırdı. AKP’ye dönük muhalif eylemler arasında en önemli yeri hala Gezi Direnişi oluşturuyor.
AKP Hükümeti tarafından Taksim Meydanı’nın yayalaştırılması ve Gezi Parkı yok edilerek yerine Topçu Kışlası adı altında AVM yapılmasına karşı çıkanlar, 2011 yılında ilk itirazlarını seslendirdiler. Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası AKP’li İBB yönetiminin projesinin detaylarını kamuoyuyla paylaştı. Ardından projeye karşı olan kurumların bir araya gelmesi ve bir deklarasyon metni yazmasıyla birlikte, Taksim Meydanını ve Gezi Parkını korumak üzere Taksim Dayanışması Platformu kuruldu. Taksim Dayanışması’nın kurulmasında ve yasal süreçlerin izlenmesinde Mimarlar Odası’nın ve Şehir Plancıları Odası’nın payı çok büyüktür.
Projeye karşı yapılan yasal itirazlarla birlikte, projeye karşı sokaktaki mücadele de başladı. Gezi Parkı’nın park olarak kalması için basın açıklamaları, eylemler, imza metinleri, film gösterimleri yapıldı, parkta şenlikler düzenlendi. 26 Mayıs 2013 günü Gezi Parkı’nın Divan Oteli tarafındaki kısmına bir iş makinasının girmesinin duyulması üzerine, insanlar parkı korumak üzere, gece yarısı toplandılar. Sonrasında hepimizin bildiği o büyük toplumsal hareket başladı: Gezi Direnişi.
15 günlük özgürlük
26 Mayıs gecesi başlayan direniş 31 Mayıs günü zirveye ulaştı. Türkiye’nin her yerinde milyonlarca insanın dahil olduğu bir direniş ortaya çıktı. Yaklaşık 15 gün boyunca Gezi Parkı, tüm muhaliflerin seslerini çoğalttığı özgür bir mecra oldu. Devletin sert müdahalesinin ardından direniş fiili olarak sona erse de Gezi Parkı park olarak kaldı, yayalaştırma projesi Mete Caddesi kısmında hayata geçirilemedi. Direniş Türkiye’nin birçok yerinde başka direnişleri tetikledi, var olanları etkiledi. Bir kuşağın politikleşmesi için önemli bir eşik oldu. Sol siyasi örgütleri ve yapılarını değiştirdi. AKP bir taraftan direnişe saldırırken diğer taraftan direnişin tüm öncü isimlerini fişledi. Yaklaşık 4 bin kişilik bir ‘Gezi Olayları’ dosyası açıldı.
Davalar dizisi
Toplumsal muhalefetin gücüyle tozlu raflara kaldırılan dosyanın içinden, 2014 yılında 98 kişilik ayrı bir ana dosya oluşturuldu. Gezi Direnişine dair, bugünlere ulaşan yargılama süreci 18 Ekim 2017’de Osman Kavala’nın, “Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” ve “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlarından tutuklanmasıyla başladı. 2018 Haziran seçimlerinden Meclis çoğunluğunu kaybederek çıkan AKP, Kasım 2018’de dosyayı raftan indirdi. 6 Kasım 2018 günü, Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Betül Tanbay, yapımcı ve yazar Çiğdem Mater, sivil toplumcu Yiğit Aksakoğlu ve Anadolu Kültür Derneği çalışanları, evleri basılarak gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan Yiğit Aksakoğlu tutuklandı.
Polisin yukarıda saydığımız baskınlarından 20 gün sonra, Taksim Dayanışması’nın üyeleri polis tarafından ifadeye çağrıldı. Taksim Dayanışmasından Mimar Mücella Yapıcı, Avukat Can Atalay, şehir plancısı Tayfun Kahraman’ın da aralarında olduğu birçok kişi Vatan Emniyet Müdürlüğü’nde Gezi Direnişine dair ifade verdi. İfadelerin ardından 4 Mart 2019’da iddianame kabul edildi ve 17 kişinin yargılanmasına başlandı.
Gezicilere ceza yağmuru
25 Nisan 2022 tarihinde karar duruşması yapılan Gezi Parkı davasında Osman Kavala hakkında müebbet hapis cezası verildi. Yargılanan Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’nin de 18’er yıl hapis cezasına çarptırılmalarına ve tutuklanmalarına karar verildi.
Mahkumiyet kararını hep birlikte bozacağız
Yukarıda kronolojik olarak anlattığımız Gezi Direnişine dair yargılama süreçleri manidardır. 2013’te gerçekleşen Gezi Direnişi, üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen AKP’nin sürekli olarak kriminalize etmeye çalıştığı bir olay olarak heybesinde duruyor. AKP ne zaman sıkışsa, bir iç ya da dış mihrak arasa öncelikle Gezi Direnişine yöneliyor. İddianamelerde hukuki bir veri olmadığı, davaların siyasi saiklerle yürütüldüğü herkesçe biliniyor. Davalarda karar aşamasından önce Cumhurbaşkanı kamuoyuna davaya dair yorum yapıyor. Apaçık mahkemeye talimat veriyor.
Çünkü Gezi Direnişi AKP’nin dünya kamuoyundaki ‘demokrat’ imajını yerle bir etti, AKP içerisindeki çeşitli tartışmaları hızlandırdı. AKP’ye dönük muhalif eylemler arasında en önemli yeri hala Gezi Direnişi oluşturuyor. Bu nedenle AKP, sürekli olarak Gezi Direnişine saldırmaya çalışıyor. İki defa yargılanmalarına ve beraat etmelerine rağmen Gezi Direnişinin öncülerine tekrar tekrar dava açıyor. Ancak AKP ne yaparsa yapsın, Gezi Direnişi Türkiye’de eşitlik ve özgürlük mücadelesi tarihinde önemli bir yer tutmaya devam edecek. Gezi Direnişine verilen mahkûmiyet kararını ise hep birlikte bozacağız, arkadaşlarımızı geri alacağız.
Ahmet Saymadi